Sezonun en zahmetli kadrolarından ikisi… Fenerbahçe ile Galatasaray Üstün Lig tarihinde görülmemiş biçimde “yapışık ikizler” durumuyla şampiyonluğu kovalarken, peşindekilerden iki kadro Trabzonspor’la Beşiktaş… Olağan dönemlerde şampiyonluk için çekişmelerine bizi alıştırmış olan dört grup tepede sıralanmış.. Ne var ki bu sıralamada doruktakilerle üçüncü-dördüncü sıradakiler ortasındaki puan farkı garip, tuhaf ve acayip… Tekrar de amaç maksattır. Türkiye Kupası.. Konferans Ligi ya da UEFA Avrupa Ligi. Artık kimin bahtı, hangisine yeterse!
Peki başlangıç konumlarına baktığımız iki ekibin oyunu nasıldı? Hiç de beklendiği üzere değildi. İkisi de günün moda transfer tabiriyle “fırsat” beklediler. Gol için fırsat şansı… O fırsatı yakalayabilmek için Trabzonspor, koşan, bastıran ve isteyen ekip oldu. Beşiktaş ise tam manasıyla bir punduna getireceği golleri bekledi ve attı. Asıl gariplik, Trabzonspor’un ikişer defa üst üste kazandığı dört kornere karşılık Beşiktaş’ın bir köşe vuruşu kullanamadan birinci yarıyı tamamlamasıydı. Maçın topa sahip olan tarafı konuk Trabzonspor (44/56) oldu. Topla oynamanın değil, topu kullanmanın kıymeti bir defa daha anlaşıldı.
Geldiği günden beri Santos’un kadroya dokunamadığını yazıp duruyorduk. Dün gördük ki grubu kimi küçük dokunuşlarla Trabzonspor müsabakasına hazırlamış. Dizilişte elbette yardımcılarının, bilhassa Serdar Topraktepe’nin teklif ve ikazları da dikkate alınmış sanırım. O nedenle savunmada Necip – Zaynutdinov – tandemi, orta alanda Amartey-Fernandes iştiraki, hamlede ise Ghezzal, Rashica, Cenk ve Semih’in “gol için çeteye dönüşmüş” kurnaz beraberlikleri oyunu ve golleri hasretle bekleyenleri memnun etmeye yetti.
Sırası gelmişken günün golcüsü Semih Kılıçsoy’u da tanımlayalım. Hafta içinde Feyyaz Uçar’ın kelamlarını yinelemeliyim: “Bu çocuk bizim zamanımızdaki gibi… Fakat hepimizden daha iyi!” Bu bir iltifat mı, âlâ niyetli ve sıcak bir yaklaşım mı? Kendi adıma Feyyaz Uçar’ın net konuştuğuna inanırım. İspatı ortada. Dün attığı gollerden birincisinde sol, ikincisinde sağ ayağını kullandı. Koştu, çalıştı, düştü, acilen kalktı ve koşa koşa gollerini attı. Bu satırları heyecanla yazıyorum. Sorarsanız “Euro 2024 Almanya” derim.
Trabzonspor’a da bakalım: Bakasetas’ı, Abdülkadir Ömür’ü kaybettiler. Savunmaları, orta alan ve atak sınırları daima değişti. Afrika Kupası’ndan da berbat etkilendiler. Onuachu’nun yokluğundan, Trezeguet’in gecikmesinden ziyan gördüler. Yetmezmiş üzere Abdullah Hoca’nın hastalığı… Neyse, gruba da sana da geçmiş olsun hocam!.
Not: Semih isminin manasını merak ettim: Cömert, eli açık demekmiş. Haydi biz “ayağı açık” diyelim.
Cömert golcü Semih
